Ana içeriğe atla

Libya'daki ateşkes Türkiye'nin ülkeden çekilmesine mi yol açacak?

Libya'da varılan ateşkes bu haliyle, tarafların statükoyu kabul ederek kontrollerindeki alanları genişletmemek üzere verdikleri bir taahhütten ibarettir. (Libya'da taraflar ateşkese imza attı.) Buna göre cephe hatlarındaki tüm askeri birlikler kendi bölgelerine çekilecek ve üç ay içinde tüm yabancı askerler ve militan unsurlar ülke topraklarından gönderilecektir. Ayrıca 18 ay içerisinde yeni seçimler düzenlenecektir. Hedef tüm ülkeyi temsil eden bir hükümetin oluşturulmasıdır. 

Libya’daki tüm taraflarla iletişim kanallarını açık tutma gayreti gösteren Mısır’ın perde gerisinde büyük rol oynadığı ateşkesin bazı maddeleri sanki doğrudan Türkiye’yi hedef alarak yazılmış gibidir. Ateşkes, aynı zamanda, Batı'nın Libya'da doğrudan etkinliğini arttırarak Türkiye ve Rusya'yı dengeleme çabasını göstermesi bakımından da önemlidir.

Bununla birlikte daha önceki pek çok anlaşmanın tatbik edilemeyerek havada kaldığı da unutulmamalıdır. Bu kez tersi olacağını görmeden, ateşkesin Türk ordusunun oradan hemen ayrılmasına yol açacağını söyleyebilmek pek mümkün değildir. Nitekim Trablus'taki Savunma Bakanlığı hemen yazılı bir açıklamayla, Haftar'ın ateşkese uymama ihtimali bulunduğundan bahisle, ateşkesin Türkiye'yle yapılan askeri anlaşmaları iptal etmediğini belirtme gereği duymuştur.

Ateşkes tarafların tek başlarına tüm ülkede hakimiyet kuramayacaklarını artık kabullendiklerini göstermekle birlikte aralarındaki anlaşmazlıkları çözerek ortak bir hükümet kurabilecekleri anlamına gelmemektedir, bu anlamda henüz yolun daha çok başında oldukları aşikardır.

Ülkenin tümüne hakim olmak için Trablus’a yönelik gerçekleştirdiği askeri harekatı Türkiye’nin de gönderdiği yardımla püskürtülen Haftar’ın sonrasında petrol tesislerini ablukaya alarak uygulamaya çalıştığı baskı da ters tepmiş, bu nedenle popülerliği iyice düşmüştür. Onun yerini almakta olan siyasi şahsiyet ise Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih'tir. Nitekim önce Avrupa Birliği kendisini yaptırım listesinden çıkardığını açıklamış ve ateşkesi Haftar değil Salih imzalamıştır. Haftar'ın siyasi hayatının sayılı günleri kaldığı genel bir öngörüdür.

Trablus, Tarhuna ve Misrata’dan anlaşmaya yönelik gösterilen ilk tepkiler, yürüttüğü başarısız işgal operasyonu sırasında şehirlerinde ciddi mal ve can kayıplarına yol açan Haftar birlikleri cezalandırılmadan kalıcı bir anlaşmayı kabul etmeyecekleri şeklindedir.

Anlaşmanın en zayıf tarafı, sahada uygulanıp uygulanmadığının nasıl gözetleneceğine, ihlallerin nasıl tespit edileceğine ilişkin güçlü bir mekanizma geliştirememiş olmasıdır. İki tarafın atayacağı temsilcilerle oluşturulacak bir komitenin bu işi deruhte etmesi planlanmaktadır. Alınan kararların uygulanması için tarafları zorlayacak dışarıdan üçüncü bir güç olmadan böyle bir komitenin etkili bir şekilde çalışmasını beklemek çok gerçekçi değildir. Türkiye ve Rusya’nın bavullarını toplayıp ülkeden sakince çekileceklerini sanmak da bu ortamda pek mümkün görülmemektedir. 

Öte yandan Türkiye, Trablus hükümetiyle yaptığı anlaşmaya dayanarak orada açıkca asker bulundururken Rusya Wagner Grubuyla herkesin bildiği doğrudan ilişkisini inkar etmekte ve grubun kendi kontrolünde olmadığını söylemektedir. Bu durumda Rusya’nın Wagner Grubunun çekilmesini sağlamayı kabul etmesi nasıl mümkün olacak belirsizdir. 

Keza asıl anlaşmazlık konusu olan ekonomik kaynaklarının nasıl paylaşılacağı meselesi de çözülmemiştir. Anlaşma sadece petrol üretiminin artık engellenmeden sürdürülmesi garantisini vermektedir. Paylaşım meselesinin ne denli önemli olduğunu ve esasen tüm çatışmanın da merkezinde yer aldığını şu yazıda özetlemeye çalışmıştım. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Arnavutlar

Arnavut ırkı -kendi dillerinde “şkiptar”-, ari ve yerli-otokton bir ırktır. Bu şu demektir; Slavlar veya Türkler gibi gelip başka bir bölgeden Balkanlara yerleşen bir ırk değildir.  Türkçe'deki Arnavut kelimesi bir güney Arnavut (Toska) aşireti olan 'Arvanit'lerin  Türkçeleştirilmiş şeklidir. Arnavutlar ülkelerine "Kartallar Yuvası" anlamında Shqiperia  (okunuşu Şkpria) derler. Diğer dünya dillerinde ise 'Albania' (Albanya) kelimesi  kullanılır.  "Kartal ülkesi" simgesi, Arnavutluk bayrağının çift  başlı kartaldan oluşan motifinin de kaynağıdır (Çift-başlı kartal figürü Hititler'den başlar, Romalılarda sarı zemin üzerinde görülür, bugün pek çok devletin bayrağında bulunur.) Balkanlar’da beş ayrı devlette yaşayan Arnavutlar, Arnavutluk ve Kosova'da çoğunluk, Makedonya, Karadağ ve Sırbistan'da (Preşova bölgesi) azınlık durumundadırlar. Arnavutluk Bayrağı Arnavutluk 'un  3 milyonluk nüfusunun yaklaşık yüzde 90'ı Arnavuttu...

Her şeye rağmen (ŞİİR ÇEVİRİSİ)

Her şeye ve her şeye rağmen Aptallığa, dalavereye ve her şeye rağmen, Yine de biliyoruz ki: insanlık  Zaferi kazanacaktır her şeye rağmen Trotz alledem und alledem, trotz Dummheit, List und alledem, wir wissen doch: die Menschlichkeit behält den Sieg trotz alledem - Ferdinand Freiligrath (ö. 1876) (Tercümesi tarafımdan yapılmıştır.)

Libya'daki petrol kavgası

Libya tarih boyunca üç parçalı bir yapıya sahiptir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde üç vilayetten (Trablusgarp, Sirenayka ve Fizan) oluşur ki bu yapı esasen Roma İmparatorluğu dönemine dayanan bir geçmişin yansımasıdır. Öyle ki Doğu ve Batı Roma’nın sınırları da ülkenin tam ortasından geçer. Bu farklılık Bingazi merkezli Sirenayka’nın Maşrik’e, Trablusgarp’ın ise Mağrib’e ait olduğu gerçeğiyle kendisini gösterir. Libya terimi Romalılar için Sirenayka bölgesini ifade eder. Bugünkü anlamıyla ise İtalyanlar tarafından 1911’de bölgeyi işgal ettikten sonra kullanılır. Fizan ise Akdeniz coğrafyasından uzakta Sahra çölünün ortasında Afrika’ya ait bir bölgedir. Ülkeyi güçlü bir ordu ve bürokrasi oluşturarak birleştirip yönetmeyi tehlikeli bulan Kaddafi’nin iç siyaseti “böl ve yönet” düsturuyla kabile liderlerine dağıtılan bol bol paralara dayanmaktaydı. Kaddafi'nin dönemin yükselen Arap milliyetçiliği ve birden akan petrol geliri sayesinde kurduğu despotik idaresinin kendisinden sonra deva...